Bugün size 29 ekim 2023 tarihi ile yeni bir döngüye girecek olan Türkiye Cumhuriyeti’nin yıl enerjisinden kısaca bahsedeceğim.
Yazıma şu soruyla başlamak istiyorum: Neden burada bedenlendik? Türkiye’de doğmamız tesadüf mü yoksa bir sebebi olabilir mi?
Doğmadan önce kendi ruhsal ihtiyaçlarımıza göre bir senaryo planı hazırlayıp bu senaryoya uygun coğrafyayı seçtik. Bu toprakların da ruhsal anlamda gelişebilmesi için bize ihtiyacı vardı ve biz o yüzden burada doğduk.
Türkiye Cumhuriyetinde doğan bizler, ışık işçisi olarak buraya gelen ruhlarız ve toplum olarak bir görevle doğduk. Dünyadaki diğer insanlara rehberlik etmek, birçok alanda öncü olmak ve liderlik yapmak için işçi arılar gibi çalışmalıyız. Fakat bu görevi ortaya çıkartabilmek için öncelikle kendi içimizde uyanışımızı gerçekleştirmemiz gerekiyor.
Kadınlar ve çocukların değerini anladığımız, sevginin, şefkatin, yapıcı tarafımızın daha ön planda olduğu, yardımlaşma ve paylaşım içerisinde, duyarlılıkla, ikilik olarak görünen şeyleri bir ederek, ne olursa olsun içimizde barışı, uyumu ve dengeyi korumaya çalışarak, başka ülkelerle iş birliği içinde ortak işler yapabildiğimiz takdirde geçmişten getirdiğimiz karma borcumuzu da bu yıl dönüştürme fırsatı yakalamış olacağız. Bunlar aslında bizim özümüzde zaten var olan şeyler. Bu özelliklerimizi ortaya çıkartmamız, zorlandığımız bazı konularda kendimizi güçlendirmemize yardımcı olacak bir süreci başlatmış olacak.
Bir ağaç gibi yere sımsıkı köklenip onun gibi dim dik ayakta durabilmeyi başardığımızda, başka ülkelerden beklenti içinde olmadan kendi sorunlarımızı çözdüğümüzde, önümüze çıkan engellerin kararlı bir şekilde üstesinden gelip bağımsız şekilde kararlar alabildiğimizde içimizdeki güç ortaya çıkacak.
Bununla birlikte itibar, otorite gücü, para, başarı ve her anlamda bolluk bereket kapılarımız açılmaya başlayacak ve kendi potansiyelimizin üstüne çıkabileceğiz.
Ülkemiz için yeni bir sayfa açılacak ve yeni başlangıçlara imza atma yolunda adım atacağız.
Yeni, yaratıcı ve kendimize ait özgün fikirlerimizi ortaya koyacağımız ve bu fikirlerle diğer insanları harekete geçirebileceğimiz bir dönem başlayacak.
Bu yılı toprağa tohumun ekilmesi gibi düşünebiliriz sonraki sene o tohumu besleyeceğiz ve 2026 yılında artık meyvesini vermeye başlayacağı bir sürece girmiş olacağız.
Ülkemizin idealleri doğrultusunda, vizyonlu bir şekilde hedefler belirleyerek ilerlemek, kendi değerimizin farkına varmamız, bu topraklardaki dişil enerjiyi yani daha yapıcı, sakin, uyumlu, şefkatli, barışçıl, koruyucu, daha ruhsal ve sezgisel tarafımızı aktif etmemiz, bireyler olarak üzerimize düşen sorumluluğu alarak, iyileştirmeye ve fayda vermeye yönelik hareket ettiğimizde toplumsal başarıyı yakalayabileceğiz.
Bu toprakların geçmişte savaş enerjisinde olması geçmişten getirdiğimiz karmik bilinçaltı korkularımızı ortaya çıkarabilir. Hayatın savaş ve mücadele yeri olmadığının bilincine varmalıyız. Sahip olduğumuz yetenek ve becerilerimizi ortaya çıkartıp üreterek büyüyüp gelişmek bize yeni fırsatları doğuracak.
Kader dediğimiz mekanizma çabaya bağlı ilerliyor biz her an olasılıkları kendimiz yaratıyoruz bunun için toplumun bireyleri olarak her birimiz bireysel anlamda çaba göstermeliyiz.
Yaşama sevincimiz ve neşemizin daim olduğu 100. yılımıza yakışan güzel bir yıl geçirmemizi dileyerek yazımı noktalıyorum.
Sevgiler.
Kommentare