Numerolojiyi anlayabilmek için önce ruhsal bilgilerin temel noktası ile yazıma başlamak istiyorum;
Yaratıcı - Kaadiri Mutlak Yaratan
Yaratan yoktan var ederek yaratılışın başlangıcını yapmıştır. Yaratılmış olan her şeyin, maddenin, ruhun bir başlangıcı ve ilk sebebi vardır fakat bizler o ilk sebebi ve yaratılışı bilmiyoruz bu bizim aklımızla ve duygularımızla kavrayıp hissedebileceğimiz bir şey değildir.
Yaratan varlıkları ile doğrudan doğruya temasta değildir bunun sebebi onun varlık ötesi olmasıdır. Onunla aramızda erişilmez bir sonsuzluk var. Yarattıklarına kendi bilgisi ve ilmiyle bir yakınlığı söz konusudur. Yani bilginin asıl kaynağı yaratıcıdır. Onun ilahi kudreti ve yasaları her varlığın her zerresinde vardır. Bir taş, hücre, atom, insan hepsi yaratıcının bilgisini içerir.
Yaratıcı nezdinde madde ile ruh arasında fark yok ama madde ve ruh aynı şey değildir. Madde ve ruh, evrendeki dualite prensibi nedeniyle denge sistemi üzerinde kurulmuştur. Yaratılışı itibariyle mükemmel, eksiği kusuru olmayan sadece olgunlaşmamış olan ruh varlığı madde üzerinde uygulama yaparken hem kendisini hem de maddeyi meydana getirmiş olan bilgiyi anlamaya ve keşfetmeye çalışır. Ruhun tekamülü için maddeye ihtiyacı vardır, maddenin de gelişmesi için ruhsal enerjiye ihtiyacı vardır.
Ruhsal enerjinin maddesel enerjiyle etkileşim haline girmesi gördüğümüz evreni meydana getirmiştir. Bu evrenin içerisinde galaksiler gezegenler güneş sistemi vs.var ve her biri bir tekamül okulu. Bizler bu madde evreninin (elektron evreni) içerisinde dünya gezegeni okulunda tekamülümüzü sürdürüyoruz.
Dünya zor bir tekamül alanı çünkü maddenin cazibesi yüksek. Maddeyi tanıma durumumuz (beş duyu) duyularımız kanallarıyla gerçekleşiyor. Maddenin bizim üzerimizdeki cazibesini ortadan kaldırmak mümkün değil ama sınırlandırabiliriz. Hz İsa bununla ilgili ‘Ben dünyayı yendim.’ demiştir. Yani maddenin bizim üzerimizdeki etkisine galip geldiğini, maddenin onu değil onun maddeyi yönetebildiğini söylemiştir.
Ruh bedenin içinde ya da dışında değildir. Ruh kendi ruhsal evreninde olan bir enerjidir. Ruh alemiyle fizik alem ayrı iki alemdir. Ruh yüksek frekansta titreştiği için enerjisini direkt olarak bedene indiremez çünkü beden daha düşük frekansta titreşiyor bu yüksek enerjiyi kaldıramaz.
Ruh, frekansı yüksek olduğu için önce bu madde aleminde yüksek benlik dediğimiz öz varlığı oluşturuyor ve enerjisini yavaş yavaş düşürerek bu enerjiyi fizik bedene kadar indiriyor. Ruh, fizik maddeye etki ederek ona gönderdiği tesirlerin kendisine yansımasıyla kendisi hakkındaki bilgiyi keşfediyor.
Ruhumuzun bedene yaptığı yansımayla ruh ve beden arasındaki iletişimi sağlayan Numeroloji’de Ruh güdüsü olarak adlandırdığımız rakamı oluşturuyoruz ve bu bizim ana rakamımızı oluşturuyor.
Ruh ihtiyacı olan konu neyse, neyi deneyimlemek ve öğrenmek istiyorsa onu öz varlığımıza tesir olarak gönderiyor ve rehberler eşliğinde ona uygun bir hayat planı tasarlıyor. İlk olarak seçtiği kendi ihtiyaçlarına uygun coğrafya oluyor sonra aileyi yani anne babayı daha sonra da beden şekli ve yapısını seçiyor ve bizler kendi tasarımımıza uygun olan bir frekansla titreşerek burada bedenleniyoruz. Doğduğumuz gün, manyetik olarak yukarıdan ve titreşisel olarak yerden etki alarak doğuyoruz.
İsim ve soy ismimizi incelediğimizde; soy ismimiz bizim atalardan gelen genetik aktarımlarımızı taşıyor. İsmimiz nasıl bir titreşimle buraya yansıyacaksak ona uygun olarak ruhumuzun arzusu ile belirleniyor ve hangi aileye doğacaksak anneye babaya ya da sezgisi yüksek başka bir kişiye bu isim fısıldanıyor. İsmimiz bizde ne tür meziyetler var burada bedenlenirken cebimizde neleri doldurup getirdik onu anlatır. Doğduğumuz isim ve soy isim ne ise, o bizim gerçek benliğimizi, ruhumuzla kurduğumuz bağlantıyı, yeteneklerimizi arzularımızı hayallerimizi barındırıyor.
Doğum tarihi ise buraya daha neler ekleyeceğiz bu yolda yürürken neler öğreneceğiz onu anlatır.
コメント